Avrupa Futbol Federasyonu UEFA, son Avusturya-Türkiye maçında Merih Demiral'in "bozkurt" işareti yapması nedeniyle bir disiplin soruşturması başlattığını duyurdu. Bu karar, Türkiye'de geniş bir tepkiye yol açtı ve pek çok kişi tarafından UEFA'nın çifte standartları olarak yorumlandı.
UEFA'nın bu tavrı, Avrupa'da milliyetçilik karşıtı söylemlerle dolu bir zaman diliminde geldiği için manidar. Ancak burada sorun, Merih Demiral'in hareketinin neden tepki topladığı değil, UEFA'nın bu tepkiye nasıl yaklaştığıdır. Bir futbol maçında milli takım formasıyla gol sevincinde geleneksel bir sembol kullanmak, Türkiye gibi birçok ülke için sadece milliyetçilikle ilişkilendirilen bir jest olarak görülebilir. Ancak UEFA, bu jesti "provokatif" veya "siyasi" olarak etiketleyerek disiplin soruşturması başlatma gereği duydu.
Avrupa'nın çeşitli liglerinde, özellikle doğu Avrupa ülkelerinde milliyetçilik ve futbol sık sık iç içe geçmiştir. Taraftarlar veya futbolcular, milli kimliklerini ve kültürel sembollerini maçlarda gururla sergilerler. Ancak UEFA'nın bu kültürel ifadeleri bastırma çabası, sadece futbolu politik bir oyun haline getirmekle kalmayıp, aynı zamanda Avrupa'daki çeşitliliği ve farklılıkları anlamamak olarak da yorumlanabilir.
Merih Demiral'in "bozkurt" işareti yapması, Türkiye'deki milliyetçi kesim için bir gurur kaynağı olabilirken, UEFA'nın tepkisi futbolun evrenselliği ilkesiyle çelişiyor gibi görünmektedir. Avrupa'da milliyetçilik veya kültürel semboller konusunda bu kadar katı bir duruş sergilenirken, diğer bölgelerde benzer durumlar neden aynı hassasiyetle ele alınmıyor?
UEFA'nın disiplin soruşturması, futbolun siyasetten bağımsız bir alan olduğunu savunurken, paradoksal bir şekilde siyaseti kendisi sahaya taşıdığını gösteriyor. Futbol, küresel bir oyundur ve her ülkenin kendi kültürel ve milli kimlik ifadelerine saygı göstermeli, bunları siyasi birer eylem olarak damgalamamalıdır.
Sonuç olarak, UEFA'nın Merih Demiral'e yönelik disiplin soruşturması, sadece bir futbolcu üzerinden değil, kültürel kimliğimiz üzerinden yapılan bir saldırı olarak da algılanabilir. Sporun birleştirici gücü, farklılıkları hoşgörüyle karşılamak ve kutlamak üzerine kuruludur; UEFA'nın bu temel ilkeyi hatırlaması ve hareketlerini ona göre ayarlaması gerekmektedir.
