Demir, sunumunda felsefe meraklılarına ve öğrencilerine felsefe ekollerini birbirine karıştırmadan nasıl öğrenilebileceği konusunda kendinin oluşturduğu bir tekniği açıkladı. Bu teknik, Demir’in yıllardan beri verdiği felsefe derslerinde öğrencilerin özümsemede zorlanmalarına bir çözüm olmak üzere felsefi kavramların içinden çıktıkları felsefi alanlarda (ontoloji, epistemoloji ve aksiyoloji) sorulan sorular ve verilen cevaplara gidilmesi gerektiğini belirtti.
Demir, söyleşisinde, “Felsefe öğrenmekten kasıt felsefe yapabilmek ve felsefi mantaliteye sahip olmaktır. Ben 45-50’li yaşlarımdan beri şu filozof şunu dedi, şu düşünür, şu bilgin bunu dedilerde takılıp kalmaktan ne kendimize ne ülkemizin düşünce alanına bir fayda geleceği kanısında değilim. İnsanın bir fikri, mesajı varsa bunu söylenerek değil felsefi formatla söyleyerek dışlaştırması gerekir ki, düşünce dünyasında kendisine bir yer bulabilsin. Ancak; bir tez ileri sürmek için de kendi ham hayal ve tasarımlarımızdan kurtulmamız gerektiğini de gözardı etmemeliyiz. Çünkü B. Roussell’ın da belirttiği gibi ‘Matematiğe ve mantığa dayanmayan her söz gevezelikten ibarettir’, Her şeyden önce alanın arkaplan bilgisine vakıf olmak ve kendine özgü yöntemlerini işlevsel kılabilmek gereklidir. Öğrendiğimiz filozofların düşüncelerini ezberleyip onları fikir piyasasında satışa çıkarmakla, onların bayiliğini, öncülüğünü, reklamcılığını, hamallığını, yapmakla felsefe yapmış olamayız. Ahmet Cevdet Paşanın bu bağlamda şu sözü anlamlıdır. Komşunun bahçesindeki elmaları koparıp kendi bahçemizdeki ağaçlara asmakla meyve yetişirmiş sayılmayız” ifadesine ver verdi. Söyleşi soru-cevap bölümüyle son buldu.

Haber Resimleri

,