Gölköy ilçesinde her biri 3,5 tonluk 6 silodan oluşan fındık kurutma tesisi sahibi Yusuf Ziya Erkoç, günde 25-30 ton kurutma kapasitesine sahip ünitede fındıkta bulunan ve halk arasında ‘tekleme’ denilen yabancı maddelerinde ayrıştırıldığını söyledi. Havaların yağışlı ve rutubetli geçmesinden dolayı üreticilerin fındıklarını kurutamadığı için çevre illere gitmek zorunda kaldığına dikkat çeken Erkoç, “Karadeniz ikliminin bol yağışlı ve nemli özelliği, fındığın hem dostu hem de düşmanıdır. Hasat edilen fındık doğal ortamında ve harmanda kurumaktadır. Hemen hemen her sezon özellikle yüksek kesimlerde harman zamanı, bol sonbahar yağışlarına denk gelmektedir ve fındık, pazarın talep ettiği oranda kurutulamamaktadır. Bu durum hem üreticinin hem de tüccarın zararınadır. Bunun da ötesinde milli serveti yazık etmektir. Fındık üretiminde öne çıkan İtalya ve İspanya gibi ülkelerde bizdekine benzer ‘harman’ türü geleneksel metotlar göremezsiniz. Hasat edilen fındık direkt olarak kurutma tesislerine gider ve bu tesislerde bilimsel esaslarla kurutulduktan sonra işleme tabi tutulur. Endüstriyel üretimin bu kadar önemli olduğu çağımızda doğru olan da budur. Artık geleneksel yöntemlerden vazgeçip, bu yöntemlerin ortaya çıkardığı zararlardan kendimizi endüstriyel üretimle korumak zorundayız” dedi.
Erkoç, fındık sektöründe kurutma ünitelerinin öneminin her geçen gün arttığını ve üreticilerin bu konuya eğilmesi gerektiğini de vurgulayarak, “Sel olur harmanı sel alır, sis olur küflenme olur, çürük oranı artar. Fındık gibi kıymetli ve mili ekonomiye direkt katkı sağlayan bir ürünün kaderini doğal koşullara bırakmamak gerekir diye düşünüyorum. Küresel iklim değişikliklerini artık hissetmeye başladık. Bu sene neredeyse bir yaz mevsimini yağmurlu ve kapalı geçirdik. Bundan sonraki senelerin ortalamada farklı olacağı yönünde bir garanti yoktur. Tarımsal üretimimizi, kalite ve verimimizi belirsizliğe bağlamak gibi bir lüksümüz yoktur” diye konuştu.
Haber Resimleri
,
,