Troya Müzesi’nde açılan sergiye; AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Troia Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ile ÇOMÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Sönmez ve çok sayıda davetli katıldı.
İlk kez 29 Haziran 1871 yılında Troya Kazılarına izin verilmesinin 150’nci yılında Troya Müzesi’nde ‘150. Yılında Osmanlı Belgeleri Işığında Troya Kazıları’ sergisi açıldı. Sergide, Troya Kazılarının Osmanlı Devlet Arşivinde ne konularda işlendiği, eserlerin ve Troya bölgesinin nasıl korunduğuna dair belgeler yer aldı.
Sergiyle ilgili geniş bilgi aktaran Troya Müze Müdür Rıdvan Gölcük, “Bildiğiniz gibi bu yıl Troya Kazılarının 150’nci yılı. İlk kez izini 29 Haziran 1871 yılında verilmişti. Tabii ki bu 150 yıl oldukça tartışmalı bir zaman dilimi. O zamandan bu günümüze kadar; çıkan eserler, kazıcılar ve eserlerin kaçırılması tartışmalı. Bu konuda oldukça sorunlar var. Tabii ki bir yandan sadece kazının 150’nci yılı değil, hemen yanında durduğumuz bir belge var. Maarif Nazırı Saffet Paşa burada kazılar başlamadan 10 gün önce bu araziyi yani Hisarlık Tepeyi kamulaştırmıştı. Aynı zamanda bu sadece toprak mülkiyeti hakkında değil, Troya’nın kamulaştırılmasının 150’nci yılı. Troya fikrinin ve felsefesinin o mülkiyete sahip çıkışında belki de 150’nci yılı” dedi.
“Devlet arşivlerinde Troya meselesi nasıl yer aldı”
Bu zamana kadar Troya Kazıları hakkında genellikle Heinrich Schliemann’ın günlükleri üzerinden bilgi aktarıldığını belirten Gölcük, “Bu güne kadar belki de bu Troya Kazılarını öğrenmeye çalışırken çoklukla bunu Heinrich Schliemann’ın günlükleri üzerinden, onun öznel anlatımıyla aktarıldığını gördük. Fakat bu kez dedik ki, sadece Schliemann’ın günlüklerinden okuyabileceğimiz bir şey değil. ‘Acaba bizim devlet arşivlerinde Troya meselesi nasıl yer aldı? Mesela, bu sergi itibariyle göreceğiz ki Troya Kazıları başlamadan bizim bir yasamız vardı. Asar-ı Atika Nizamnamesi 1869 yılında çıkmıştı ve bunu da Maarif Nazırı Saffet Paşa çıkartmıştı. Ardından Schliemann kazılar için başvuru yaptığında köylüden 40 dönümlük bir arazi satın almak istedi. Çünkü, arazi onun olduğunda içinden çıkacak her eser onun olacaktı. Maarif Nazırı Saffet Paşa bu tehlikeyi görmüştü ve Schliemann’a kazı izini vermeden neredeyse 10 gün önce Hisarlı Tepe’yi yani Troya arazisini kamulaştırdı ve çıkan eserlerin Schliemann’ın olmasının önüne geçti. Verilen kazı izninde eserlerin yurtdışına çıkarılmasının yasak olduğu hükmü yer alıyordu ve buna rağmen 1873 yılında Schliemann bu eserleri kaçırdı. Peki bu nasıl oldu? Bir padişah fermanı mı yoksa buradaki bürokratlar mı yardım etti? Belgeler bize ne söylüyor. Tabii ki ‘Hayır’” diye konuştu.
“Bu sergi hatalı bilinen birçok şeyi temelinden sarsacak”
Gölcük açıklamasının devamında; “Schliemann bunları hileyle yurtdışına çıkarttı ve bizim devlet arşivlerimiz Schliemann’dan bahsederken diyor ki; ‘Eserleri yurtdışına aşıran’ ve 1874 yılında Atina’da bir mahkeme açtık. Bu mahkeme eski eserlerin geri kazanılması konusunda açılan ilk mahkemedir. Bu sergiyle Osmanlı Devlet Arşivlerinde bu korumacılığın ne boyutta yapıldığını gösteren Troya eserlerini, Troya Kentine nasıl sahip çıkıldığını gösteren ve bugüne kadar pek bilinmeyen hususları ziyaretçilerimizle paylaşmak istedik. Olayın bir de bu yönüne dikkat çekmek, bir de arşivler üzerinden anlaşılmasını istedik. Troya Kazı Başkanlığı ile ortaklaşa yaptığımız bu sergi 1 Kasım’a kadar Troya Müzesi’nde yer alacak ve bugüne kadar hatalı bilinen birçok şeyi temelinden sarsacak” şeklinde konuştu.
Haber Resimleri
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,