Esenyurt’ta 6 Haziran 2021’de bir şirketin güvenlik müdürü olan Birol Yıldırım (42), gözaltına alınan çalışanlarının arkasından gittiği polis merkezinde hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, aralarında komiser yardımcısının da olduğu 12 polis hakkında 12 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası talep edilmişti.
Olaya ilişkin ilk duruşma Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuklu sanık İsmail S. ile bir kısım tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmaya müştekiler ile taraf avukatları da katıldı. Hakimin savunmasını sorduğu sanık İsmail S., olay günü merkezden ’Polis memuru yaralandı, darp edildi’ ihbarı geldiğini, olay yerine gittiklerinde bir polis memurunun darp edildiğini, Barış Uysal ile oğlunu karakola götürdüklerini söyledi. Baba ve oğlunun gözaltına alınmasının ardından maktulün karakola gelerek kendisine kinle baktığını anlatan sanık, “Maktül alkollüydü, kendisini küfür etmemesi konusunda uyardım. ’Burada kimseyi tehdit edemezsin’ dedim. Şahıs üçüncü kez bağırmaya başlayınca bende bağırmaya başladım ve uyardım, ’Senin konuya dahilin yok, karakolu terk et’ dedim. Maktül ’Sizi öldüreceğim, sizi süründüreceğim’ dedi. Biz bu söylemden sonra kolundan tuttuk, nizamiyenin içine aldım. Ben arkasından gittim, karakola girmek istemedi, polislerden biri tekme attı. Ben bu durumu görünce müdahale ettim. Yemekhaneye aldık. Burası bizim dinlenme odamızdır. Bu odaya herkes girebilir' dedi.
Maktuldeki yaralanmanın öncesinde yaşanan olaylarla ilgili olduğunu söyleyen sanık İsmail S., “Maktulü alkollü olması nedeniyle muhafaza odasına aldık. Sandalyeye tekme attı. Ben ters kelepçelenmesi emrini verdim. Ters kelepçe bir insanın kendisine, başkasına, etrafına zarar vermemesi için takılır. Kelepçelendikten sonra konuşmadı. ’Birol Bey sen bize bağırdın ve tehdit ettin, hatırlıyor musun’ dedim, o da bana ‘Evet’ şeklinde cevap verdi. Ben odadan bir dakika sonra çıktım. Yaklaşık 23 dakika sonra şahsın yere düştüğünü görmüşler. Orada bulunan personeller bana ulaşamadı. Ben bu sırada yan odada oturuyordum. Kargaşada oluşan şişlik nedeniyle elime pansuman yaptım. Personel beni arayarak, şahsın fenalaştığını söyledi. Ben hemen maktulün yanına gittim. Şahıs nefes alıyordu, hayattaydı. 112’yi aradık, kendimiz de müdahalede bulunduk. 3 dakika sonra şahsın öldüğünü söylediler' şeklinde konuştu.
Tutuksuz yargılanan polis memurları ise suçlamaları reddetti.
Maktul Birol Yıldırım’ın arkadaşı müşteki Barış Uysal da, yaşanan kargaşadan dolayı polislerin kendisini ve oğlunu gözaltına aldığını belirterek, 'Bu polisler oğlumu aralarına alarak 10-15 dakika boyunca darp etti. O esnada telefon geldi polislere. Telefon geldikten sonra ’Bunları ıslatın öldürene kadar’ denildi. Kimliğimdeki doğum tarihime baktılar ve ’52 yaşında adamsın, tokat atmıyoruz’ dediler' şeklinde beyanda bulundu.
Karakolun girişinde İsmail S.’nin kendisine vurduğunu söyleyen müşteki Uysal, 'Beni doğrudan mutfağa götürdüler. İçeri girdiğimizde 10-15 polis bizi bekliyordu. Üstümüze saldırdılar. Beni döverken oğluma, oğlumu döverken bana izlettirdiler. Sonra secde vaziyetinde yere çöktürdüler. Başımızı duvara çevirdiler. Bu sırada içeriye birini getirdiler, kim olduğunu sesinden tanıdım. Birol Yıldırım’dı. O da yanıma düştü dövüldüğü için. Yerdeyken ’Bende kalp var, stent var, şeker var’ diye söyleniyordu. Üstümüze su dökerek beni, oğlumu ve Birol’u dövmeye başladılar' dedi.
5 dakika sonra Birol Yıldırım’ın yere düştüğünü ve sesinin kesildiğini anlatan müşteki Uysal, 'Polisler ona ’Numara yapma lan kalk ayağa’ dediler. Birisi gelerek Birol’un nabzının olmadığını söyledi, telaşa kapıldılar. Bu sırada bizi dövmeyi bıraktılar. Odadan çıkardılar bizi. Çıkarken Birol Yıldırım’ı gördüğümde sırtüstü yatıyordu. Camlı bölmeye geçtik. Bağırsaklarıma bastırdıkları için altım pislenmişti. O yüzden tuvalete gitmek istedim. Elimi yüzümü yıkadım” dedi.
Birol Yıldırım’ın ailesi de sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanık İsmail S.’nin tutukluluk halinin devamına hükmetti. Mahkeme, sanıkların eylemlerinin ‘işkence’ ve ‘neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence’ suçunu oluşturabileceğini belirtti. Mahkeme, sanıkların işkence kastıyla mı yaralama kastıyla mı hareket ettiğinin belirlenmesi için dava dosyasını görevsizlik ile Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 5 Haziran’da Birol Yıldırım’ın güvenlik amiri olarak görev yaptığı Esenyurt’taki bir sitede site esnafı ile güvenlik görevlileri arasında tartışma çıktığı, güvenlik görevlileri Barış Uysal ve Alihan Uysal’ın polisler tarafından ifadeleri alınmak üzere Esenyurt Polis Merkez Amirliği’ne getirildikleri anlatılmıştı. İddianamede Birol Yıldırım’ın güvenlik görevlileri hakkında bilgi almak için polis merkezine gittiği açıklanmıştı. Karakol önünde site esnafı ile tartışan Yıldırım’ın binaya alınmak istenirken direndiği ve bir süre sonra karakolun mutfak kısmına alındığı da iddianamede belirtilmişti. Hazırlanan iddianamede beyanlarına yer verilen güvenlik görevlileri Barış Uysal ve Alihan Uysal, mutfakta olduklarını, polis memurlarının Birol Yıldırım’ı darp ettiğini ve Yıldırım’ın bu esnada 'Ben kalp hastasıyım kalbimde stent var' dediği halde polislerin darp etmeye devam ettiğini anlatmıştı. Öte yandan güvenlik görevlileri, kendilerinin ve Birol Yıldırım’ın su ile ıslatıldığını da iddia etmişti. Birol Yıldırım, 6 Haziran günü tutulduğu mutfakta fenalaşarak hayatını kaybetmişti. Adli Tıp Kurumu hazırladığı raporda Yıldırım’da ölüm meydana getirir travmatik bulgu tespit edilemediğini, ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğunu belirtmişti. Polisler ise ifadesinde ölüme sebebiyet verecek herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını savunmuşlardı. İddianamede, Komiser Yardımcısı İsmail S.’nin vücuduna acı verecek nitelikte darp eyleminde bulunarak, Yıldırım’ın ölmesinde kusurlu bulunduğu yönünde şüphe oluştuğu aktarılmıştı. Komiser Yardımcısı İsmail S. ve diğer polisler İsmail G., Muhammet Ş., Muhammed K., Bilal K. ve Erdoğan K.’nin ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ ve ‘kasten yaralama’ suçlarından 12’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti. Diğer 6 kişinin ise ‘kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfusu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralama’ suçundan 4 yıl 6’şar aya kadar hapsi istenmişti.
Haber Resimleri
,