Tarih: 06.04.2022 10:15
LÖSAMA Kurucu Başkanı Altuntaş: “Rahim ağzı ve meme kanseri erken teşhis yoluyla önlenebilir”
LÖSAM, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla basın mensuplarına özel iftar yemeği düzenledi. İftar yemeği sonrası açıklamalarda bulunan LÖSAM Kurucu Başkanı Fevzi Altuntaş, “Ulusal Kanser Haftası ülkemiz için düzenlenmiş bir organizasyon. Uluslararası bir organizasyon değil. Bu hafta kansere farkındalık oluşturmaya gayret ediyoruz. Bilinçlendirme ve bilgilendirme yapıyoruz. Kanser, dokunun, organın veya hücrenin kontrolsüz çoğalması ve köken aldığı organın veya dokunun fonksiyonunu bozması demek. Tedavi edilmezse ölümle sonuçlanan bir hastalık. Tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu. Dünyada yılda 15 milyon civarında kanser tanısı konmaktadır. Yılda yaklaşık 9 milyon insan kanser nedeniyle ölüyor. 2030 ve 2050 yıllarına gelindiğinde kanser tanısı artacak. Bize düşen görev de bu artışı önlemek. Bu bağlamda risk faktörlerini önlememiz lazım. Örneğin sigara içememek ve sigara içilen ortamlarda bulunmamak lazım. Alkol, aşırı güneş ışınları, obezite ve kötü beslenme kanser için risk faktörleridir. Bu kötü alışkanlıkları yapmazsak kanseri yüzde 30 ve 50 oranında önleyebiliriz. Kontrolümüzde olan risk faktörlerinin azaltılması kanserin önlenmesi için önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Rahim ağzı ve meme kanseri erken teşhis yoluyla önlenebilir”
Kanserin erken teşhisle önlenebileceğini vurgulayan Altuntaş, “Ulusal kanser programları aracılığıyla rahim, meme, bağırsak kanserleri teşhis edilebilir. 30 yaşından sonra ortaya çıkan rahim ağzı kanseri, 40 yaşından sonra ortaya çıkan meme kanseri erken teşhis yoluyla önlenebilir. Büyük ilçelerin çoğunda 300’ün üzerinde kanser erken teşhis merkezleri var. Halkımız bu merkezlerden ücretsiz faydalanabilir. Bu konularda halkımızın bilinçlendirilmesi son derece önemli. Erken teşhis hayat kurtarır. Meme kanserinde erken teşhis ölümleri yüzde 30 oranında azaltır” dedi.
“Hapını yut, lösemini tut”
Kronik miyeloid lösemide hap yutularak hastalığın ilerlemesinin önüne geçilebileceğini aktaran Altuntaş, “Kan kanseri dediğimiz löseminin çeşitleri var. Kronik miyeloid lösemide sadece hapını yutarak lösemiyi tutabiliyoruz. Biz bu hastalara diyoruz ki, ’Hapını yut lösemini tut.’ Sadece hapını tutarak lösemiyi tutabilir. Yani akranları ile benzer bir sağ kalım süresine sahip olabiliyor. Bu durum tıpta devrim gibi bir gelişmedir” şeklinde konuştu.
“Ülkemizde kök hücre nakilleri geçen yıl 4 bin 900 civarında gerçekleşti”
Kanser tedavi yöntemlerinden birinin de kök hücre nakilleri olduğunu belirten Altuntaş, “Kanser tedavi yöntemlerinden biri de kök hücre nakilleri. Bundan 20 yıl önce kanser hastalarının tedavi beklerken yaşamlarını yitirdiklerine tanık olduk. Bugün böyle bir durumla karşılaşmıyoruz. Ülkemizde kök hücre nakilleri geçen yıl 4 bin 900 civarında gerçekleşti. Sayısal anlamda baktığımızda gelişmiş ülkelerin gıpta ile bakacağı durumdayız. Emeği geçen herkese teşekkür etmek lazım. Ancak yeni hamlelere de ihtiyaç duymaktayız” açıklamasında bulundu.
“TÜRKÖK’e başvurarak gönüllü verici olabilirsiniz”
Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) hakkında bilgiler veren Altuntaş, “Kök hücre nakli bekleyen hastalar için Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi doku bilgi bankasıdır. TÜRKÖK, sağlıklı gönüllülerden insanların kanlarını alarak doku tüplerini bankaya koyuyor. Bağışçıya ihtiyacı olan için tarama yapılarak eşleştirme yapılıyor. Taramadan sonra eşleşme olursa kök hücre nakli gerçekleşiyor. Bulaşıcı ciddi bir hastalığı olmayan 18 yaş üzeri sağlıklı herkes verici olabilir. TÜRKOK’e başvurarak gönüllü verici olabilirsiniz. Bunun için Kızılay’ın bölge kan merkezlerine başvurmanız ve isteğinizi belirtmeniz yeterli” dedi.
“Hastalığı kontrol altında olan kanser hastaları oruç tutabilir”
Kanser tedavisi görenlere oruç tutmaması önerisinde bulunan Altuntaş, “Kanser hastalarının Ramazan ayında oruç tutmasına yardımcı olabilecek bir rehber bulunmamaktadır. Kanser tedavisini tamamlamış ve genel durumu iyi olan hastalar, kendi istekleri doğrultusunda hekimlerine danışarak oruç tutabilirler. Ancak oruç tutmak isteyen takipteki kanser hastalarının hastalığın evresini, tedavi koşullarını dikkate alarak ve hekimlerine danışarak hareket etmeleri önerilir. Tedavisi aktif olarak devam eden kanser hastalarının ise oruç tutmaları önerilmemektedir. Çünkü, kanser tedavisi sürecinde hastaların gıda ve sıvı alımı önemlidir. Tedavi sırasında hastaların bağışıklık dengesi bozulabilir, dengeli beslenme ve yeterli su alımı olmazsa bağışıklık sistemleri olumsuz etkilenebilir” şeklinde konuştu.
“Kanser hastaları iftar sofralarından uzak durmalı”
Kanser hastalarının kalabalık iftar sofralarından uzak durması gerektiğini ifade eden Altuntaş, “Öncelikle Covid-19 küresel salgını nedeniyle kanser hastalarının virüs bulaşma riskini düşünerek kalabalık iftar sofralarından uzak durması önerilir. Oruç tutmasında bir engel görülmeyen hastalar sahur öğünü atlamamalı, tok tutucu hafif bir kahvaltı şeklinde ayarlanmalıdır. İftar ve sahur arasında yeterli miktarda su tüketmelidir (en az 2 litre). Kafeinli içecekleri kısıtlamalıdır” uyarısında bulundu.
Haber Resimleri
,
,
,
,
,
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
google-site-verification=fbYrMdn3Hyi0caRejTjzseDQOCgT9wF5nMcdT4_yxLI