KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Nurdoğan Ata tükürük bezi taşları ve uygulanan lazer tedavisi hakkında bilgiler verdi. Dr. Nurdoğan Ata, tükürüğün önemli görevleri olduğunu anlatarak, “Tükürük sindirime yardımcı, ağız içini mikroplardan koruyucu, diş çürümesini engelleyici, yutmayı kolaylaştırıcı ve ağız yaralarını önleyicidir. Tükürüğü üreten büyük ve küçük tükürük bezleri mevcuttur. Üretilen tükürük, bezlerin kanalı ile ağız içine dökülür. Tükürük bezi taşları en çok çene altı tükürük bezinde, ikinci sıklıkla kulak önü tükürük bezinde görülür. Taşın oluşumunda çeşitli faktörler rol alabilir. Tükürük bezi enfeksiyonları, kalsiyum yüksekliği ve kanal çapında ya da ağzında darlığa sebep olan yapısal farklılıklar taş oluşumuna neden olabilir” dedi.

'Endoskoplar sayesinde taşların çoğu çıkarılabilmektedir'
Nurdoğan Ata, tükürük bezi taşı olan hastalarda yemek yerken aniden çene altı ya da kulak önünde şişme olduğunu aktararak, “Kanal çapı 4 milimetre kadardır. Eğer taş 4 milimetreden küçükse şişlik kendiliğinden birkaç saat içinde inebilir. Taş büyükse şişlik kalıcı olabilir. Şişliğe ilaveten ağrı ve iltihaplanma görülebilir. Taş tanısı muayene, ultrason ya da tomografi görüntüsü ile konulur. Tükürük bezi taşı tedavisinde eskiden bezi tamamen almak gerekiyordu. Bu işlem, boyunda ya da kulak çevresinde yara izine neden olmaktaydı. Günümüzde ise tükürük bezi için üretilen ince endoskoplar sayesinde tükürük bezi endoskopisi eşliğinde taşların çoğu çıkarılabilmektedir. Bazı küçük taşlar ve ağız içi tükürük kanalına yakın taşlar kendiliğinden ağız içine düşebilse de çoğu hastada taşı çıkarmak gerekmektedir. Endoskoplarla tükürük kanalına girilerek 4 milimetreye kadar olan taşlar tutularak alınabilir. Boyutu büyük taşlar ise lazer ile kırılarak küçültülür ve küçük parçalar tutularak çıkartılır. Endoskopların tükürük bezi hastalıkları tanısında ve tedavisinde kullanılması ve tükürük bezi taşlarının lazerle kırılabilmesi ile taş tedavisi yan etkisi oldukça az olan organ koruyucu işleme dönüşmüştür. Bu yöntemle klasik cerrahide yapılan bezi çıkarma olmadığı için bez korunmakta, dışarıdan kesi olmamakta ve sinir yaralanma riski olmamaktadır” diye konuştu.

Haber Resimleri

,