Arslan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını ve Türkiye’nin barışa yönelik girişimlerini değerlendirdi. Batı bloku ile Rusya arasında uzun süredir devam eden gerilimin, askeri saldırıya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ihlaline dönüştüğüne işaret eden Arslan, bir ülkenin bir başka ülkenin topraklarına göz dikmesinin, kendisine ilhak etmeye kalkışmasının hiçbir surette mazur görülemeyeceğinin altını çizdi.
AK Parti Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan, Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline son vermesinden, sorunların müzakere ve diplomasiye çözümünde yana olduğunu belirterek, “Rusya’nın aklıselim ile hareket ederek bu hatadan ivedilikle geri dönmesini, karşılıklı savaş çığırtkanlığına son verilmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Bağımsız bir devletin, kendini özgür gören bir halkın üstüne bir başka ülkenin karadan ve havadan saldırmasıyla hiçbir sorunun çözülemeyeceğine vurgu yapan Arslan, “Bu tür bir saldırı, sorunu daha da karmaşık hale getirecektir. Rusya’nın aklıselim ile hareket ederek bu hatadan ivedilikle geri dönmesini, karşılıklı savaş çığırtkanlığına son verilmesini temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu. Milletvekili Arslan, Türkiye’nin dostane ilişkiler içinde olduğu Ukrayna’nın mağduriyetinin bir an önce nihayete ermesi ve toprak bütünlüğünün güvence altına alınması yönündeki temennilerini dile getirdi. Türkiye’nin müttefiki NATO ile Rusya arasındaki görüş ayrılıklarının, müzakere ve diplomasi ile giderilmesinden yana olduğuna dikkati çeken Ali İhsan Arslan, “Başta NATO olmak üzere müttefiklerimizi, Rusya’ya dair istikrarsız ve hatalı kararlardan uzak durma konusunda kafa yormaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
Küresel düzenin sorunlu olduğu, artık tüm çıplaklığıyla ortada
“Batı, içine düştüğü stratejik körlükten kurtulamazsa, başka coğrafyalarda da ağır bedeller ödemek durumunda kalabilir” uyarısında bulunan Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Önümüzdeki süreçte, Batı dünyası ile Rusya arasında, her iki kesim için de makul ve adil yaklaşımları esas almak suretiyle, karşılıklı güveni özendirmenin ayrıca önem arz edeceğini düşünüyorum. Günümüz dünyasında yaşanan anlaşmazlıklar, silahlı çatışmayı da beraberinde getirebilen ihtilaflar, Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ çıkışının ne kadar haklı, ne derece doğru olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Küresel düzenin sorunlu olduğu, krizlere çözüm üretemediği, artık tüm çıplaklığıyla ortada.” Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısını eleştiren Arslan, daimi üye sayılan 5 ülkeye yönelik hiçbir yaptırım kararı alınamadığını, en fazla kınama kararı çıkartılabildiğini, bunun da ne işe yaradığının meçhul olduğunu kaydetti.
“Suçlunun aynı zamanda kendisi hakkında karar verecek hakimin yerinde olduğu bir sistemden, elbette adalet beklenemez” diyen Milletvekili Arslan, gelinen noktada 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan kurumların hepsinin tıkandığını, BM ve NATO’nun işlevsiz kurumlara dönüştüğünü vurguladı. Arslan, “BM karar alamayan, meseleleri sonuçlandıramayan, yalnız faydasız konuşmaların yapıldığı bir kürsüye dönüştü. Son yıllarda NATO ekseninde yapılan tartışmalar, zihinlerde oluşan soru işaretlerinin maalesef artmasına yol açmıştır” diye konuştu. Batı dünyası ile Rusya arasında karşılıklı güvensizliğin kaygı verici bir boyuta ulaştığını dile getiren Arslan, Ukrayna ekseninde yaşanan gerilimde tarafların birbirini nükleer silahla tehdit eder hale gelmesinin vahim bir tablo oluşturduğunu söyledi.
Arslan, “Türkiye, silahların susmasından, ihlal ve işgalin son bulmasından, tarafların masaya oturmasından, sorunlara müzakere ve diplomasiyle çözüm bulunmasından yanadır” dedi. Dünyanın bugün yaşadığı sorunların köklerinin 1. Dünya Savaşı’na kadar gittiğine değinen Milletvekili Arslan, savaşların mutlak çözüm getirmediğini, şayet böyle olsaydı iki dünya savaşının tüm insanları ve devletleri mutlu edecek çözümler getirmiş olacağını anlattı. Yaşanan dünya savaşlarına aynı zamanda ‘paylaşım savaşları’ da dendiğini anımsatan Arslan, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ihtilaflı sınırlar, etnik-dini-mezhebî farklılıklara dayalı ülkeler nedeniyle Ortadoğu’da, Balkanlarda ve dünyanın pek çok yerinde çatışmaların dinmeden devam ettiğine işaret etti.
Çatışmaların durması için elbette adaletin sağlanması da gerekir
Dünyanın şu anda da bir ortak akla, ortak vicdana, ortak ferasete ihtiyacı bulunduğunun altını çizen Arslan, “Çatışmaların durması için elbette adaletin sağlanması da gerekir. Küresel kurumların caydırıcı yaptırımlara sahip olması gerekir. Maalesef artık küresel sistem düzeni sağlamak yerine, kavgaları, savaşları körüklüyor. Şimdiye kadar küresel kurumlar büyük güçlerin varlıklarını, menfaatlerini devam ettirme misyonuyla hareket etti. Aylan Bebeklere, Umran Bebeklere, Akdeniz’de botları batırıldığı için boğulanların faillerine hukuk işlemediği müddetçe istikrarsızlık, savaş ihtimalleri hep sürecek” değerlendirmesinde bulundu. Milletvekili Arslan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kimilerinin yeni bir Soğuk Savaş’ın başlangıcı olarak yorumladığını ifade ederek, “Sovyetlerin yıkılmasından sonra Batı bloğunun kendini mutlak galip ilan etmesiyle başlayan parantez de yavaş yavaş kapanıyor” sözlerine yer verdi. Medeniyetler Çatışması doktriniyle dünyada İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlıkların da bu arada geliştirildiğine dikkati çeken Arslan, kimin, niçin kurduğu belli olmayan bir takım örgütlerle beraber Müslümanlara karşı adeta cadı avı gerçekleştirildiğini anlattı.
“11 Eylül şartları İslam’ı öteki diye konumlandırsa da bu suni siyaset dünyaya huzur, mutluluk getirmedi, getiremezdi de zaten” ifadesini kullanan Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Büyük güçler, Batı demokrasileri Müslümanlarla uğraşırken bu sefer Çin ve Rusya güçlendi. Medeniyetler çatışması diyen Atlantik bloğu, Çin ve Rusya’nın büyüme ve gelişmeleri karşısında resmen uyuya kaldı. Rusya’da, sıcak denizlere inme, Sovyet toprakları üzerinde tahakkümünü yeniden tesis etme eğilimleri ivme kazandı. Çin ise ekonomik manada büyümeye, gelişmeye başlarken bir taraftan da küresel iddialar dile getirmeye yöneldi. Şu an ABD’den sonra en büyük ikinci ekonomi olan Çin’in, yayılımı, üretim kapasitesi, enerji kullanımı, ithalat ve ihracat rakamları Yeni Soğuk Savaş’ın göstergeleri arasında.”
Ali İhsan Arslan, tek kutuplu dünyada İslam ve Müslümanları tehdit gören Batı dünyasının, çok kutupluluğa evrilirken medeniyetler çatışması tercihinin ne derece yanlış olduğunu da gördüğünü dile getirdi. Türkiye’nin bu evrede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde ekonomiden toplumsal birlik ve beraberliğe kadar tüm birikmiş sorunlarını gidermeye çalıştığını aktaran Arslan, bu dönemde eğitim, sağlık, iletişim ve ulaşım alt yapılarının kurulduğunu, istikrarsızlık üreten siyasi sistemin değiştirildiğini, ekonomi politikasının yenilendiğini, yerli üretim trendine adapte olunduğunu anlattı. Yerli üretimin ihracat patlamalarıyla birlikte daha çok desteklendiğini ve aylık bazda tüm zamanların en yüksek şubat ayı ihracatının gerçekleştirildiği bilgisini paylaşan Arslan, bu dönemde ithalatın da arttığını, ithalat kalemlerinde hammaddenin geniş yer kaplamasının da Türkiye’nin üretim ekonomisinde gün geçtikçe güçlendiğinin işareti olduğunu kaydetti.
Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi aslında uyuyan Avrupa’yı uyaracak gibi görünüyor
Arslan, uzun zamandır Avrupa’nın bir duraklama hatta gerileme döneminde olduğuna işaret ederek, “AB’nin çözülmesi, Brexit ile İngiltere’nin ayrılması, NATO’nun etkisizliği Avrupa’yı güç savaşlarında geri plana atmıştı. Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi aslında uyuyan Avrupa’yı uyaracak gibi görünüyor. İngiltere’nin sert yaptırımları, diğer ülkelerin aynı kararlılığı sergilemesi Avrupa’nın yeniden bütünleşmesini getirebilir. ABD’nin durumu göz önüne alınırsa Avrupa ile daha çok yakınlaşacağı da bu süreçte neredeyse kesin” görüşlerini dile getirdi. Almanya’nın 100 milyar Euro’luk kaynağı orduya ayırmasının da dikkat edilmesi gereken bir gelişme olduğuna vurgu yapan Ali İhsan Arslan, Türkiye’nin de bu çok boyutlu çatışmalar arasında güçlü olması gerektiği uyarısında bulundu.
Arslan, “Uluslararası arenada ülkemizin menfaatlerini korurken, başta müttefiklerimiz olmak üzere tüm ülkelerle ikili ilişkilerimizde ilkeli bir tutum sergilemeye azami özen göstermeyi ihmal etmemeliyiz. Ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma kabiliyetini güçlendirirken, dış politikamızı da yeni koşullara göre daima güncellemek durumundayız” diye konuştu. “Bizler, iktidarımız boyunca her zaman Türkiye’nin, milletimizin menfaatlerini düşündük. Bu gerilimli ortamda da aynı ilkeyle hareket ediyoruz” diyen Arslan, çatışma ortamında körü körüne bir tarafın yanında yer alma gafletine düşmediklerini söyledi. Tüm taraflarla kanalları açık tutmaya, haksızlıkları ve yanlışlıkları düzgün bir üslupla dile getirmeye özen gösterdiklerini belirten Arslan, “Ülkemizin menfaatlerini korurken, hakkın, haklının yanında durmayı da ihmal etmiyoruz. Biz, başka odaklara değil, her zaman olduğu gibi yalnız milletimize, yalnız bu ülkenin insanına bel bağlıyoruz. Ne vesayet odaklarına, ne dış güçlere dayandık, ne de onlara prim verdik. Bu ilkeli duruşumuzu hiçbir koşulda bozmama konusunda da son derece kararlıyız” değerlendirmesinde bulundu.
Haber Resimleri
,