Dünyaya gelen her 1000 bebekten 2’sinin işitme kaybı ile doğduğunu belirten Medical Park Ordu Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Yılmaz, “İşitmek ve öğrenmek her çocuğun temel hakkıdır. Yenidoğan bebeklerin işitme taramasının yapılması erken teşhis edilip tedavi planlanması çocuğun yaşıtlarından geri kalmaması için büyük önem taşımaktadır” diye konuştu. Opr. Dr. Yılmaz, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü nedeniyle uyarılarda bulundu.
Sese tepki azlığına dikkat edilmeli
İşitme tarama programının ülkemizde her yenidoğan çocuğa rutin olarak uygulandığını vurgulayan Opr. Dr. Yılmaz, “Çocukları bu tarama testlerinden geçse ve hiçbir risk faktörü olmasa dahi, ailelerin çocuklarını muhtemel bir işitme kaybını erken teşhis edebilmek için sürekli gözetim altında tutması gerekir. Sese tepki azlığı, seslenildiğinde tepki vermeme, yüksek sesle televizyon izleme ve okul çağındaki çocuklarda eğitimde yaşıtlarından geri kalma gibi basit görülen semptomlar dikkate alınmalı ve bir uzmana başvurulmalıdır” açıklamasında bulundu.
Yenidoğan çocuklara işitme tarama programı rutin yapılıyor
Yenidoğan işitme tarama programının ülkemizde ve diğer tüm gelişmekte ve gelişmiş ülkelerde rutin olarak her yenidoğan çocuğa yapıldığını vurgulayan Opr. Dr. Yılmaz, şu bilgileri paylaştı:
“İşitmek ve öğrenmek her çocuğun temek hakkıdır. Yenidoğan bebeklerin işitme taramasının yapılması, bir işitme sorununun erken teşhis edilerek tedavisinin planlanmasına imkân vererek çocuğun yaşıtlarından geri kalmaması için büyük önem taşımaktadır. Tarama testleri kabaca iki ayrı basamak halinde değerlendirilebilir. İlk basamakta hedef hastane doğumlarında taburculuk öncesi bu testi tamamlamaktır. Dış kulak yoluna yerleştirilen bir aparatla yapılan basit bir testle, geçti-kaldı şeklinde sonuç verir ve takip hakkında aile bilgilendirilir. Bu testten kalan ve risk faktörüne sahip çocuklar için ikinci basamakta daha teknolojik ve belirleyici bir test olan ABR testinin planlanması ve uygulanması gerekir.”
Yakın akraba evlilikleri neden olabilir
İşitme kaybının çocuklarda en sık yeni doğan döneminde ek problemlerden meydana gelebildiğini dile getiren Opr. Dr. Yılmaz, “Yakın akraba evlilikleri, ailede erken işitme kaybı öyküsü, annenin gebelikte geçirdiği hastalıklar ve kullandığı ilaçlar, çocuğun anne karnında geçirdiği hastalıklar, doğum sonrası yoğun bakım ihtiyacı ve uzamış sarılık gibi nedenlerden dolayı çocuklarda işitme kaybı gelişebilir” şeklinde konuştu.
Erken teşhis önemli
Erken dönemde işitme kaybı tanısının koyulmasının önemine değinen Opr. Dr. Yılmaz, “İşitme kaybı tanısı koyulan çocuklarda tanı koyulduktan sonra kaybın şekli, nedeni ve derecesine göre ilaçlar, işitme cihazları ve bazı özel durumlarda biyonik kulak ameliyatları ile çocuk tedavi edilir. Erken teşhis en önemli kriterdir. Eğitim ve öğrenme süreci yenidoğan döneminde başlar ve sesi algılama yani duyma bu öğrenme sürecinin temel taşıdır. Dolayısıyla geç kalınan her gün çocuğun entelektüel ve sosyal gelişimi geri kalır. Konuşma öğrenmesi gecikir ve daha sonradan bu kayıp düzeltilse dahi normal bir birey gibi konuşmakta zorlanır. Öğrenme, uygulama, sosyal yönelim geri kalır ve ilerisi için çok ciddi psikolojik sorunlara zemin oluşur. Her işitme kaybı olan çocuğun tanısının en geç 3-6 ay içerisinde koyulmuş olması ve gerekli tedavinin planlanması elzemdir” diyerek sözlerini noktaladı.
Haber Resimleri
,