Kocaeli’de yaşayan güzel yazı sanatçıları Hülya Taşer ve Güvenç Taşer, Topkapı Sarayı’nda bulunan kutsal emanetleri, 3 boyutlu gerçeklik teknikleriyle tablolara aktardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ve onaylı kaynaklarından faydalanarak eserleri icra eden çift, okulları gezerek eserlerini sergiliyor. Eserler arasında, Hz. Muhammed’in (S.A.V) mektupları, kılıcı, yayı ve mahfazaları gibi birçok kutsal emanetlerin birebir tabloları yer alıyor. Sergiye şimdiye kadar vatandaşların oldukça ilgili olduğu gözlenirken, Taşer çifti her gelen konukla tek tek ilgilenerek eserleri anlatıyor. Sanatlarını bu kez kutsal emanetler için icra eden çiftin en büyük temennisi ise; bu manevi değerleri gelecek nesillere aktarmak.
“Kutsal emanetlerin çiziminin bize nasip olması, manen çok mutlu ediyor”
Kutsal emanetleri çalışmanın kendileri için manevi anlamda çok önemli olduğunu vurgulayan Hülya Taşer, “Aslında el sanatları öğretmeniyim ama eşimle tanışana kadar mesleğimle ilgili bir şey yapmıyordum. Eşim beni keşfetti diyebilirim. O, benim elime fırçayı ve boyayı tutuşturdu. ‘Yapamam, edemem’ derken bu noktaya geldik. Kutsal emanetleri yapmak nasip oldu. Kutsal emanetlerin çiziminin nasip olması bizi manen de çok mutlu ediyor. Şu an kutsal emanetlerin replikalarını, yani birebir ölçütlendirilmiş, 3 boyutlu gerçeklik teknikleriyle beraber birebir çalışmalarını yaptık ve okul okul gezerek sergisini yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ve onaylı kaynaklarından faydalanarak bu hale getirdik” şeklinde konuştu.
“Sanat, pahalı bir zevktir”
Kullanılacak olan malzemenin de yapılacak olan eserin kıymetini önemli ölçüde etkilediğinin altını çizen Hülya Taşer, “Bunlar yapılırken profesyonel sanat malzemeleri kullanılıyor. Profesyonel boyalar ve fırçalar kullanılıyor. Sanat, pahalı bir zevktir. Dolayısıyla, malzemeleri de bu anlamda zordur, yapım süreci uzundur. Ciddi emek ister. Süsleme sanatları, modern sanatlar, minyatür, resim gibi birçok alanı sentezledik aslında bu çalışmayı yaparak. Bu alanların her birinin de malzemesi farklı. Malzemelerin çoğu da yurt dışından geldiği için bize ciddi bir maliyeti oldu. Örneğin, altın kullanıyoruz. Zaten Arapça’da tezhip, zeheb kelimesinden türemiştir. Zeheb, Arapça altın demektir, altınlamak manasına gelir. Haliyle biz de eserlerimiz üzerinde altın kullanıyoruz. Eserin kıymetli olması için, yalnızca onun üzerinde yapılan ince işçilik değil de esere kıymet gösterdiğimiz babından da en kıymetli malzeme kullanılması da önemlidir. Özellikle Kur’an-ı Kerim süslemek adına tezhip sanatı yapılır. Kur’an-ı Kerim’i en değerli malzeme olan altınla süslemek de bizim geleneğimizde vardır” diye konuştu.
“Yapmak istediğiniz zaman, bir yolunu buluyorsunuz”
Sanatla ilgilenenlere çeşitli tavsiyelerde bulunan Hülya Taşer, “Sanatla ilgilenmek isteyenlere de şöyle bir tavsiyem olabilir; hiçbir şeyin kolay olmadığı gibi bu da kolay değil. Çok incelik, hassasiyet, titizlik ve zaman istiyor. Kutsal emanetler yapılırken büyük kızım 2 yaşındaydı, küçük kızım da daha anne karnındaydı ve hep yanımdalardı. Dolayısıyla yapmak istediğiniz zaman bir şekilde yolunu buluyorsunuz. Allah da size o yolları açıyor ve o imkanı, o zaman bereketini ihsan ediyor” dedi.
“Topkapı Sarayı’nı insanların ayağına getirdik”
Kutsal emanetlerin daha önce bu formatla Türkiye’de hiç işlenmediğinin altını çizen Güvenç Taşer, Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetleri küsurlarına kadar birebir çalışmalarına aktardıklarını belirtti. Böylelikle Topkapı Sarayı’nı insanların ayaklarına getirdiklerini ifade eden Güvenç Taşer, “Neredeyse 20 yıldır profesyonel olarak güzel yazı sanatı ile uğraşıyorum. Türkiye’de buna ‘kaligrafi’ deniyor ama ben böyle denmesinden yana değilim. Bunun bir Türkçe karşılığı varsa, o kelimeyi kullanmak bizim için daha mantıklı olacaktır. Çalışmaları mümkün olduğunca insanların hizmeti ve faydası için yapmaya çalışıyoruz. Yapmış olduğumuz kutsal emanetler çalışmasından bahsedecek olursak; kutsal emanetler, daha önceden Türkiye’de bu şekilde bir formatla işlenmemiş. Baskıları yapılmış fakat İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nda kutsal emanetlerin birebir aynılarını hatta içlerindeki küsurlarına kadar çizimimize aktardık. Öğrencilerimize okulda bunları anlatıyoruz, dışarıda insanlara anlatıyoruz, yani sadece görsel olarak bırakmıyoruz. Yapmış olduğumuz çalışmaların muhteviyatını da insanlara anlatıyoruz. Topkapı Sarayı’nı bir bakıma insanların ayağına getirmiş oluyoruz. Bu, manevi anlamda bizi mutlu ediyor. İnsanlar ‘Ecdadımız bize ne bırakmış?’ diyor. Ecdadımız bize neler bırakmamış ki! Bunları gerçekleştiriyor olmak bizim için çok büyük bir mutluluk kaynağı. İnsanların ilgisi de çok iyi. Allah’ın bize böyle bir hizmetkarlığı nasip etmiş olması da bizim için gurur verici bir şey. Kocaeli, herkesin bildiği üzere bir sanayi şehri. Sanayi şehrini sanat şehrine dönüştürebilecek en iyi unsurlardan bir tanesinin de bu olduğuna inanıyoruz” sözlerini dile getirdi.
“Bu iş, benim kalbime atılmış manevi bir imza”
Güzel yazı sanatına nasıl başladığını ve çıkış noktasını anlatan Taşer, “21 yaşında askerden döndükten sonra güzel yazı sanatıyla tanıştım. Bir televizyon kanalına konuk olan güzel yazı sanatçısının 10-20 saniyelik bir görüntüsüyle karşılaştım. O 20 saniyelik görüntüde kalemi kağıda dokundurduğu anlar, benim kalbime atılmış bir çizgi gibiydi. Sonrasında bu işin peşini bırakmadım. Bu işe başladığım zamanlarda internet ve yazılı kaynak yoktu. Kendi çabalarımızla bir şeyler yapmaya gayret ediyorduk. Bu işi Türkiye’de yapan ve bizden çok daha profesyonel olan arkadaşlarımız var. Hepimiz bu minderin farklı bir yerindeyiz. Herkes yapmış olduğu çalışmalarla insanlara ne kadar ulaşabilirse o kadar iyidir. Bu iş, benim kalbime atılmış olan manevi bir imza. İnsanlara, inandıkları şeyler noktasında mücadeleyi elden bırakmamalarını, her ne sebeple olursa olsun vazgeçmemelerini öneriyorum. ‘Büyük düşünmek kesinlikle büyümektir’ diye sürekli söylediğim bir lafım var. Hepimizin büyük düşünmeye ihtiyacı var. Ne olursa olsun inandığınız değerlerden asla vazgeçmeyin” sözlerini kullandı.
Sergiye ziyaretçi olarak gelen Furkan Güngör ise “Sosyal medyada, burada bir sergi olduğunu duydum. Topkapı Sarayı’nda sergilenen kutsal emanetler orijinal boyutlarıyla kopyalarının sergilendiğini öğrenince buraya gelmek ve ziyaret etmek istedim. Çok güzel ve hoş bir sergi. Topkapı Sarayı’na gidemeyenler için, bu eserleri görme fırsatını Gölcük halkına sunmuşlar. Bunun için teşekkür ediyoruz” dedi.
27 tane eser görücüye çıkarken, serginin bu haftaki yeri Gölcük Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi oldu. Eserler, önümüzdeki hafta ise Pazartesi ile Cuma günleri arası Gölcük’te bulunan Mecit Kavan İmam Hatip Ortaokulu’nda sergilenecek.
Haber Resimleri
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,