Tarih: 25.01.2022 13:15

Rahim ağzı kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

Facebook Twitter Linked-in

Liv Hospital Samsun Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nden Opr. Dr. Gamze Keleş, “Serviks Kanseri Farkındalık Ayı” dolayısıyla “Rahim Ağzı Kanseri” hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Her yıl dünyada 500 bin yeni rahim ağzı kanseri tanısı konulduğunu belirten Op. Dr. Gamze Keleş, rahim ağzının yüzeyini oluşturan hücre tabakasının anormal hücrelere dönüşmesiyle ‘kanser öncülleri’ (CIN) denilebilecek hücrelerin ortaya çıktığını ifade etti.

HPV virüsü göz ardı edilmemeli
Kanser öncüllerinin erken saptanıp tedavi edilmediklerinde rahim ağzı kanserine dönüşebileceğini vurgulayan Opr. Dr. Keleş, “Bu dönüşümden sorumlu olan temel etken, ‘HPV’ olarak bilinen human papilloma virüsüdür. Human papilloma virüs hem erkek hem de kadınlarda genital bölgede ve bu bölge mukozalarında enfeksiyon yapan, kondilom (condyloma acuminatum) adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan bir çeşit virüstür. HPV bir kez vücuda girdiğinde hücreler içine yerleşir ve dönemsel olarak tekrarlayan enfeksiyonlara yol açar” diye konuştu.
HPV virüsünün ve buna bağlı genital siğil enfeksiyonunun cinsel yolla bulaşan hastalıklar gurubunda yer aldığını dile getiren Opr. Dr. Keleş, çok nadiren de olsa cinsel ilişki dışında da bulaşabildiğini belirtti. HPV riski düşükse rahim ağzında siğillerin gelişerek tahrişe ve ağrıya neden olabileceğinin altını çizen Opr. Dr. Keleş, şu bilgileri paylaştı:
“Bazı insanlarda bu siğiller kanamaya neden olabilir. Yüksek riskli HPV genellikle başlangıç belirtileri göstermez. Bununla birlikte, virüs vücutta uzun yıllar kalırsa, enfekte hücreler değişebilir ve kontrolsüz bir şekilde bölünmeye başlayabilir. Bu süreç kansere götürebilir. Erken rahim ağzı kanseri veya kanser öncesi hücrelerin varlığı herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Semptomdan yani hastanın herhangi bir şikâyeti olup olmamasından bağımsız şekilde ilk cinsel ilişkiden 3 yıl sonra servikal smear değerlendirmesine başlanması uygun bir yaklaşımdır.”

Belirti varsa uzman hekime danışılmalıdır
Türkiye’de ulusal kanser tarama standartlarına göre 30-65 yaş grubundaki her kadının 5 yılda bir human papilloma virüs (HPV) ve pap smear testi ile tarandığını söyleyen Opr. Dr. Keleş, “Ancak bu algoritmanın tarama için oluşturulduğu unutulmamalı ve semptomu ve/veya patolojik bulgusu olan bir hastanın belirtilen süreleri beklemeden mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmasının önemi bilinmelidir” şeklinde konuştu.

Aşılamada 9-14 yaş aralığı ideal olabilir
Korunma yöntemi olarak HPV aşısına dikkat çeken Opr. Dr. Keleş, şunları söyledi:
“Ülkemizde 2’li ve 4’lü aşılar bulunmakta, 9’lu aşı ise henüz bulunmamaktadır. HPV aşıları için önerilen uygulama yaşı; cinsel birlikteliğin başlamadığı ve aşıya karşı en iyi immün yanıtın alınacağı 9-14 yaş aralığıdır. Bugünkü kanıtlar dâhilinde hem kız hem de erkek çocukları için aşının en uygun uygulama yaşı 11-12 olarak belirlenmiş ve 26 yaşına kadar da (15-26 yaş aralığı) telafi (catch-up) aşılamasının yapılması önerilmiştir. Yapılan çalışmalar 15 yaş altındaki bireylerde immün yanıt daha aktif olacağından aşının iki doz yapılmasının yeterli olacağını belirtmektedir. FDA (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından hem erkek hem de kadınlar için 45 yaşına kadar uygulama onayı olan HPV aşılarının 15 yaş üstü bireylerde 3 doz olarak uygulanması önerilmektedir.”
Erkek çocuklarında da aşılanmanın önemini belirten Dr. Keleş, “HPV’nin yol açtığı anüs rektum ve ağız içi kanserlerinin önlenmesi, siğil oluşumunun engellenmesi, HPV bulaşını azaltmak için oldukça önemlidir. HPV aşısının uygulandığı kız çocuklarında kanser türlerini yüzde 86 oranında, genç yetişkinlerde ise yüzde 71 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Ayrıca rahim ağzı kanserlerinde de aşılanma sonrası yüzde 40 oranında düşüş sağlanmıştır” diyerek sözlerini noktaladı.

Haber Resimleri


,


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
google-site-verification=fbYrMdn3Hyi0caRejTjzseDQOCgT9wF5nMcdT4_yxLI