Deri ayakkabı üretiminin bel kemiği niteliğindeki “Sayacılık”, mesleğe yeni katılımın olmayışı ve her geçen gün mesleği bırakanlar nedeniyle zor günler geçiriyor. Mesleği geleceğe taşıyacak çırakların yetişmemesi nedeniyle unutulmaya yüz tutmasından endişe edilen sayacılık, emeğin karşılıksız bırakılması nedeniyle de zor günler geçiriyor. Atölyelerinde yaklaşık 15 liraya işçiliğini yaptıkları ayakkabıların mağazada 700-800 liralara kadar satıldığını vurgulayan sayacılar, fazla çalışma saatlerine rağmen emeklerinin karşılığını alamadıklarını ifade ettiler.
25 yıldır mesleğin içinde olduğunu ve 15 yıldır da usta olarak görev yaptığını belirten Erol Acar, “Sayacılık, ayakkabı sektörünün yüzde 75’ini oluşturuyor. Sayacılık mesleği yok olmakla karşı karşıya. Okullar 12 yıl kesintisiz eğitime dönmesi ve meslekteki kazançların düşmesi mesleği yok ediyor. Daha önceki dönemlerde bu meslekte bir ustanın yanında 4-5 kişi çalışıyordu ancak şimdiler de 2-3 kişi bile bulunmuyor. Herkes dükkanında tek çalışıyor. İşçilik ayakkabı başına 10 ile 15 lira arası değişiyor. Şu an yaptığımız 15 liralık işçiliğin mağaza fiyatı 750-800 lira arası değişiyor. İçi dışı deri olduğu için yüksek fiyata satılıyor ancak benim kazancım çalışma saatlerini ve çalışma koşullarına göre asgari ücretin de altında kalıyor” dedi.
“Eğer bu mesleğe sahip çıkmazsak bu benim tek işim değil ek işim olacak”
Günde 14 saat çalıştıklarını belirten Acar, “Günde 13-14 saat çalışıyoruz. 13-14 saat çalışsak da asgari ücreti zor getiriyoruz. Bu sistemin değişmesi için bu sektörün Türkiye’de bilinmesi gerekiyor. Nasıl bir sektör olduğunu ülke ekonomisine nasıl bir katkımızın olduğunun bilinmesi gerekiyor. Hem devletimiz hem de Ayakkabıcılar Federasyonu bu sayacılık mesleğine sahip çıksın. Bu el emeği göz nuru olan bir meslek. Ben günde 13 saat iğnenin ucuna bakarak para kazanıyorum. Eğer ki devletimiz bu mesleğe sahip çıkmazsa 5-10 sene sonra bu meslek doğu ülkelerine kayacak. Sadece Manisa’da 600 sayacı var. Bin kişi bu sayacılıktan ekmek yiyor. Onun için bu meslek yok olursa insanların yapacak başka işi olmaz. Eğer bu iş sahip çıkmazsak bu benim tek işim değil ek işim olacak. Ben 40 yaşındayım. Son nesil biziz. Ben bir çırak bir kalfa yetiştiremedim. İsteğimiz bu mesleğin bitmemesi. Bu ayakkabıcılık sektörünün bu ülkeden başka bir ülkeye gitmemesini istiyoruz” diye konuştu.
“Ürettiğimiz bir ayakkabının satış fiyatı 800 lirayken ben yüzde 80’ini 15 liraya yapıyorum”
Mağazada 800 liraya satılan bir deri ayakkabıyı 15 liraya imalatını yaptığını söyleyen saya ustası Murat Yıldırak, “Meslekte kazanç olarak bir asgari ücreti elde edememekteyiz. Sıkıntılarımız büyük. Özellikle 12 yıl zorunlu eğitim geldikten sonra eleman yetişmemekte. Son ustalar da biziz. 30 yıldır ben bu mesleği yapıyorum ve benden sonrası yok. Bir mağazada ürettiğimiz bir ayakkabının satış fiyatı 800 lirayken ben yüzde 80’ini 15 liraya yapıyorum. Çalışma saatlerimiz 14 saati buluyor. Bu işe hak ettiği değer verilmeli. Sektördeki arkadaşlarımızın fabrikalara gitmesi önlenmeli. Bu gidişle kaybolmaya yüz tutacak. İzmir gibi bu mesleğin çokça yapıldığı illerde işçi sıkıntısı nedeniyle imalathaneler kapatılıyor. Biz sayacıların hakkı verilsin” ifadelerini kullandı.
Meslek hastalığı nedeniyle de sıkıntılar yaşadıklarını belirten Yıldırak, “Bazı arkadaşlarım kimyasal yapıştırıcı kullandığı için koah hastalığına yakalandı. Gözde görme kaybına neden oluyor. Boynumuz bükük çalıştığımız için boyun düzleşmesi hastalığına yakalanıyoruz. Bir çok arkadaşımız da bu hastalıklardan muzdarip” diye konuştu.
Öte yandan doğu ülkelerindeki ucuz işçilik de Türkiye’deki sayacıları tehdit ediyor. Doğu ülkelerinde ucuz ve kalitesiz işçilikle ayakkabı üretildiğine dikkat çeken saya ustaları, mesleğe sahip çıkılmadığı takdirde sektörün doğu ülkelerinden sipariş alacağını ve Türkiye’nin ciddi bir ekonomi gelirinin de yok olacağını savundu.
Haber Resimleri
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,