Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından, Aralık 2018’de ASO Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi’nin (Model Fabrika) hayata geçirilmişti. Üretimde verimliliğin arttırılması, dijital dönüşüm sürecinin hızlandırılması amacıyla kurulan Model Fabrika’da; hata yapma özgürlüğünün olduğu gerçek bir üretim ortamında, deneyimsel öğrenme teknikleri kullanılarak operasyonel mükemmeliyet ilkelerinin öğretilerek, eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriliyor. Model Fabrika’da yüzde 65 uygulamalı, yüzde 35 ise kurumsal eğitimden faydalanılarak, deneyimsel öğrenme ilkelerine dayalı programları benimseniyor.
Bu kapsamda, Model Fabrikanın ana hizmet alanlarından biri olan Öğren-Dönüş Programı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ASO, ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) destekleri ile Mayıs 2019’da resmi olarak başlamıştı. Öğren-Dönüş Programı ile KOBİ ve ufak işletmelerin hiçbir yeni yatırım yapmadan sadece üretime bakış açılarını değiştirerek, “Yalın Üretim Metodolojisi” ile verimliliklerini önemli ölçüde artırmalarını, elde ettikleri kazanımları kendi içlerinde yayarak sürdürebilir kılmalarını, iş hacimlerini ve istihdamlarını artırmaları sağlanıyor.
Bu kapsamda Model Fabrika’nın Öğren-Dönüş Programı’nın 5.’sinin sonuçlarının tanıtıldığı bir toplantı düzenlendi. ASO Sürekli Eğitim Merkezi (ASO-SEM) toplantı salonunda düzenlenen programa Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, ASO Başkanı Nurettin Özdebir ve ASO-SEM Başkanı Serdar Tütek katıldı.
Başkent OSB’de yer alan bir firmanın verimliliğinde yüzde 31 artış sağlandı
5. Öğren-Dönüş Programı’nın sonuçlarında yer alan bilgilere göre, Başkent OSB’de yer alan bir firmanın teslimat gecikmeleri yaşaması, yarı mamul stoklarının çok yüksek olması, üretim alanlarının tanımsız ve karışık olması gibi sorunlar giderilerek, verimlilikte yüzde 31 artış, üretim akış süresinde yüzde 60 düşüş ve yüzde 27 alan tasarrufu sağlandı.
Program ile bir firmanın kapasitesinde yüzde 117 artış sağlandı
29 çalışanlı bir başka firmada ise biriktir-beklet tarzı üretim yapılması, çok fazla ara stok olması ve teslimatta gecikmeler yaşanması gibi sorunlar giderilerek, kapasitede yüzde 117 artış, alan tasarrufunda yüzde 38’lik artış ve Adam-Saat bölü Ürün hesabında yüzde 66 azalma sağlandı.
Öğren-Dönüş Programı ile saat başına üretim adedinde yüzde 181 artış sağlandı
OSTİM OSB’de 35 çalışanlı bir alüminyum fabrikasında sürekli fazla mesai yapılması, çok fazla malzeme taşınması, alan sıkışıklığı yaşanması ve teslimatta gecikmeler yaşanması sorunları, kitle üretiminden tek parça akışa geçilmesi, iş yükü dengeleme ve planlama sayesinde kapasite artışı sağlanarak fazla mesainin giderilmesi ile çözüldü. Bu sayede söz konusu fabrikada adam-saat başına üretim adedinde yüzde 181 artış, ürün başı üretim sürelerinde yüzde 36 azalma ve fazla mesai ihtiyacında yüzde 100 azalma sağlandı.
“İnanın bana Model Fabrika ekibi olarak beslendiğimiz tek kaynak firmalarımızın verimliliğini artırmak”
Sonuçların açıklanmasından önce açılış konuşması yapan ASO-SEM Başkanı Serdar Tütek, Ankara Model Fabrika’da odaklandıkları konunun firmaların verimi olduğunu belirterek, “Yani firmaların karlılığı. Başka bir deyişle Türkiye’nin kalkınmasını konuşuyoruz. Artık, biz rakiplerimize baktığımız zaman, esasında herkes bizim yaptığımız her şeyin aynısını yapabiliyor. Bu konuda hiç kimsenin bir eksiği yok ama önemli olan bunları verimli bir şekilde yapabiliyor olmak. İşte bu hevesle yola çıkmıştık. Verimlilik ile ilgili yapacağımız çok konu var. İlerleyeceğimiz çok nokta var. Ama biz firmalarımızda yalını konuştuğumuz zaman bir şeyler havada. Model Fabrika ise bu zayıflığı çok güzel kapatıyor. Model Fabrika’daki arkadaşlarım ilk günkü heyecanları ile çalışıyorlar. Yeni firmalar gelecek ve biz o firmaların verimliliğini artıracağız diye bekliyorlar. İnanın bana Model Fabrika ekibi olarak beslendiğimiz tek kaynak bu. Öğren-Dönüş’e katılan firmalarımızın buradan edindikleri verimlilik. Buradan gurur duyuyor ve besleniyoruz” dedi.
“Önce manuel tezgahlar kullanıyorduk, sonra teknolojik tezgahları aldık ama hala sinyal kolu yerine kolumuzu sallayarak dönüş sinyali veriyoruz”
Tütek, konuya ilişkin manidar olduğunu düşündüğü bir anasını şöyle anlattı:
“4 yıl önce fabrikadan çıktım, Sincan Yolu’nu kullanarak Çayyolu’na gideceğim. Önümde bir araba belirdi. Biraz yavaşladı. Sonra camını açtı, sol kolunu dışarı çıkardı ve aşağı yukarı sallayıp sola döndü. Gerçekten anlamamıştım. Birkaç yüz metre sonra bir at arabası gördüm. At arabasının sürücüsü de aynısını yaptı. Sol eli uzattı, aşağı yukarı salladı ve sola döndü. O zaman ben bunun sinyal olduğunu anladım. At arabasının yapacak bir şeyi yok ama diğer otomobil şoförünün sinyal kolu var. Sinyal verebiliyor. Belli ki bu arkadaşımız bir süre önce at arabasını kullanıyordu. Teknolojisi değişti. Kendisini geliştirdi. Bizim fabrikalarımız gibi. Önce manuel tezgahlar kullanıyorduk. Sonra teknolojik tezgahları aldık ama hala kolumuzu sallayarak bu sinyali veriyoruz. Bu gerçekten bir kültür. Bu kültürün yerleşmesi, bir yere gelmesi gerçekten zaman alacak. Ama model fabrika bu süreci hızlandırıyor. Bugün de 5. Öğren-Dönüş’te firmalarımızı dinleyeceğiz. İnşallah biz çok yakında Model Fabrika ikinci adımımıza geçiyoruz. İkinci adımda yalınlaştırdığımız firmalarımızı bu kez dijitalleştirmeye başlayacağız. Bu konuda da yalında kullandığımız bire bir aynı teknikle çok güzel bir dijital dönüşüm platformu hazırlamayı planlıyoruz.”
“İhracatımızın yüzde 60’ı ithalata dayalı”
ASO Başkanı Nurettin Özdebir burada yaptığı konuşmasında Türkiye’de kurlardaki oynaklık ve enflasyon ile ilgili birtakım sıkıntılar olduğunu dile getirerek, “Bunların doğal bir sonucu olarak da siyasete kadar uzanan birtakım tepkileri var. Aslında bütün bunların çözümü, bütün bunların ilacı bu salondaki insanlar. Eğer biz ülke olarak cari açık derdinden kurtulabilir, cari fazla veren bir ekonomi haline gelirsek, başkalarına el açma mecburiyetinde kalmayacağımız için kimsenin de bizimle oynayabilmesi mümkün olmayacak. Ama burada birtakım zorluklarımız var ülke olarak. Birincisi ihracatımızın yüzde 60’ı ithalata dayalı. Bizim bu ithal ettiğimiz ürünleri ülkemizde üretip, değer zincirinin bütün halkalarını mümkünse ülkede bırakmamız gerekir. Şu anda bir dolar kadar düşmüş ihracatımızın aslında yüzde 60’ını da dışarı veriyoruz. O 1 dolar hiç olmazsa içeride kalmış olsa bile bugünkü teknolojimizde ülke çok daha farklı bir yerde olabilecek” diye konuştu.
“Bir liralık yatırım yapmadan, bir kişi daha istihdam etmeden bir işletmede yüzde 150’leri aşan verim artışında olması aklın alabileceği bir şey değil”
Özdebir, çok göze batmasa da Türkiye’de oldukça ciddi bir verimlilik sorunu olduğuna dikkati çekerek, “Ama ben bunun bu kadar da vahim bir şey olduğunu Model Fabrika kurulmadan önce farkında değildim. Bir liralık yatırım yapmadan, bir kişi daha istihdam etmeden bir işletmede yüzde 150’leri aşan verim artışında olması. Ya da 100 üretirken; sabit masraflarla 150 daha fazla ürün çıkarabilmesi, aklın alabileceği bir şey değil. Bu firmalarımız da hali hazırda ihracat yapan firmalarımız. Yani oldukça eleği salladığımız zaman eleğin üzerinde kalabilecek firmalarımız. Demek ki biz; sanayi ürünleri üretiyoruz ama sanayi toplumu olabilmek için biraz daha gayret etmemiz lazım. Ben bu projeyi ilk duyduğumda, itiraz ettim. UNDP’ciler benim itirazıma çok bozuldular. Gerçekten iyi ki itiraz etmişim. Bana bir model fabrika gösterdiler itiraz ettiğim için. Orayı gördükten sonra bunun bizim ihtiyacımız olduğunu anladım. Büyük işletmelerimiz verimlilik konusunda zaten iyi. Ama işletmelerimizin yüzde 98’i KOBİ ve ufak işletme olduğu için bizim asıl ihtiyacımız olan bu” dedi.
“Ne yazık ki birçok işletmemizin yalın üretimde bile kat etmesi gereken önemli mesafelerin olduğunu gördük”
Özdebir, Model Fabrika ile “yaparak öğrenilen” bir platform oluşturulduğunu aktararak, “Geliştirilen bu tapolojide işi kavramak, basitçe algılayabilmek için güzel olduğunu gördük ve buna sahip çıktık. Çok yıkıcı bir rekabet önümüzdeki süreçte hepimizi bekliyor. Verimliliğimizi mutlaka artırmamız lazım. Yani yalını zaten halletmemiş olmamız lazım ki peşine de Endüstri 4.0’ı koyabilelim. Ama görünen o ki yapılan uygulamalarda birçok işletmemizin yalın da bile kat etmesi gereken önemli mesafelerin olduğunu gördük. Bu geleceğin dünyasındaki yıkıcı rekabete hazır olabilmemiz için, gerçek bir sanayi toplumu olabilmemiz için bir fırsat var elimizde. Bu fırsattan mümkün olduğunca çok firmamızın istifade etmesi şart” ifadelerini kullandı.
“Sanayinin Dijital Dönüşümü Yol Haritası’nı hazırladık ve ilan edeceğiz”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır, konuşmasında Türkiye sanayisinin dijital dönüşümü için ilerleyen dönemde gerçekleştirecekleri çalışmaları bir çerçeveye oturtabilmek adına Sanayinin Dijital Dönüşümü Yol Haritası’nı hazırladıklarını ve yakın zamanda duyuracaklarını belirterek, “Bu yol haritasının merkezinde de beraber iş yapma kültürünü gerçekleştirmek için rekabet öncesi iş birliği merkezleri olacak. Tabii firmalarımızın dijital dönüşümü ile ortaya çıkan pazarı ve veriyi en uygun şekilde değerlendirmek bir diğer önceliğimiz. İşte bu sebeple ülkemizde cari açığı yüksek olan veya gelecek yıllarda ihtiyaç duyacağımız yüksek teknoloji ürünlerini yerli olarak üretmek üzere hayata geçirdiğimiz Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nda dijital dönüşüm alanında çağrıya çıktık” dedi.
“50 milyar cari açık verdiğimiz 919 ürünü bir an önce yerli ve milli şekilde üretmeyi hedefliyoruz”
ASO Başkanı Özdebir’in Türkiye’nin önemli handikaplarından biri olan ihracatın içinde ithalatın payı olduğunu hatırlattığına vurgu yapan Kacır, “Bu gerçekten Türkiye’de yapısal olarak üzerine gitmemiz gereken bir konu. Ara mallarının yerlileşmesi, bakanlık olarak da öncelikli çalışma alanlarımızdan birisi. Bu Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nda aslında en temel kazanımlarımızdan birisi bu olacak. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı için Türkiye’nin yüksek düzeyde ithal ettiği, yüksek düzeyde cari açık verdiğimiz ve teknoloji seviyesi yüksek 919 ürünü belirledik. Binlerce ürünü eledik ve 919 öncelikli ürünü belirledik. Bu ürünler, yıllık 60 milyar dolar ithalatımız olan ve 50 milyar dolar cari açık verdiğimiz ürünler. Hedefimiz bu ürünlerde bir an evvel yerli ve milli üretimi gerçekleştirmek. Bu ürün listesine ilave olarak hali hazırda yüksek düzeyde ithal etmediğimiz ama teknolojik gelişmeler nedeniyle muhtemelen bugün yatırımlarımızı gerçekleştirmezsek 5 yıl içinde bu listelerde en üst sıralarda göreceğimizi geleceğin teknoloji alanlarını da bu listelere ilave ettik. Bütün bu alanlara yönelik ilk kez Araştırma-Geliştirme ve yatırım teşviklerimizi, KOBİ desteklerimizi tek pencereden yatırımcılarımıza sunmaya başladık” diye konuştu.
“Yüksek verimlilik, Türkiye’ye yüksek rekabet gücü kazandıracak. Yüksek rekabet gücü yüksek ihracat kazandıracak. Yüksek ihracat Türkiye’ye aydınlık yarınları getirecek”
Kacır, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yüksek verimlilik, Türkiye’ye yüksek rekabet gücü kazandıracak. Yüksek rekabet gücü yüksek ihracat kazandıracak. Yüksek ihracat Türkiye’ye aydınlık yarınları getirecek, sürdürülebilir güçlü büyümeyi getirecek ve toplumsal refahın artması sonucunu getirecek. Bugünün ekonomik yaklaşımlarının temelinde sanayicimiz, girişimcimiz, emekçimiz, üretim ve ihracat var. Hep birlikte ülkemiz için çalışacağız. 2022, Türkiye’nin yılı olsun. 2022’nin daha fazla ürettiğimiz, daha rekabetçi ürettiğimiz ve daha katma değerli ihracat yaptığımız bir yıl olmasını umuyorum.”
Haber Resimleri
,
,
,
,