“Batı Akdeniz enflasyonu Türkiye ortalamasının üzerinde”
Batı Akdeniz enflasyonunun Türkiye’ ortalamasının üzerinde olduğunu belirten ATSO Başkanı Davut Çetin, “2021 Aralık ayı enflasyonu bir önceki aya göre TÜFE’de yüzde 13,58, Yİ-ÜFE’de yüzde 19,08 olarak açıklanmıştır. Yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 36,08, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 79,89 olmuştur. Bölgemizdeki TÜFE oranı, aylık bazda yüzde 13,30, yıllık bazda yüzde 38,98 olarak gerçekleşmiş, aylık bazda Türkiye ortalamasının altında, yıllık bazda ise Türkiye ortalamasının üzerinde kalmıştır. Bu oranlara göre Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi, 26 bölge arasında aylık bazda yirmi ikinci, yıllık bazda ise on ikinci sırada yer almıştır” dedi.
TUİK’in yüzde 36 olarak ilan ettiği TÜFE hesabında yer alan bazı kalemlerin soru işareti oluşturduğuna değinen Çetin, “TUİK’e göre enflasyon gıda ve ulaştırma grubu ağırlıklıdır. Gıda tarafında buğday-un, yağ, et, süt ürünleri fiyat artışları etkili olmuş, sebze-meyve grubu ise gıda enflasyonunu frenleyici rol oynamıştır. Ulaştırma tarafında ise akaryakıt ve otomobil zamları enflasyonu yükselten kalemlerdir. Buna karşılık giyim grubu enflasyonu yüzde 20 olarak belirlenmiştir, oysa TUİK sepetinde giyim grubundaki bütün kalemlerin fiyat artışları çok daha yüksektir. Kira enflasyonu mevzuat gereği yüzde 12 olarak açıklanmaktadır, oysa bu da gerçekçi değildir. Enflasyon sepetinde de revizyon ihtiyacı görülmektedir. Örneğin sepette sigaranın payı yüzde 4,5 olup yüzde 5,4 olan kira payına ve yüzde 5,9 olan lokanta-otel harcamalarına yakın ve yüzde 3,2 olan sağlık harcamasından fazladır. Avukatlık ücretinin enflasyon sepeti payı yüzde 0,19 olup bilgisayar ağırlığından yüksektir. Karpuzun sepet ağırlığı yüzde 0,26 olup yüzde 0,17 olan klimadan veya yüzde 0,16 olan diş macunu ve sabun harcamasından yüksektir” diye konuştu.
“Sektörlerde üç haneye ulaşan maliyet artışları var”
TUİK Yİ-ÜFE hesaplamasının daha gerçekçi olduğunu ve sektörlerin genelinde üç haneye ulaşan maliyet artışının daha iyi yansıtıldığını belirten Çetin, “Yıllık fiyat artışları ham petrol ve doğal gazda yüzde 138, petrol ürünlerinde yüzde 161, kimyasal girdilerde yüzde 100, ana metallerde yüzde 130, elektrik-gaz dağıtımında yüzde117, kağıtta yüzde 93, tekstilde ve ağaç ürünlerinde yüzde 89, elektrikli teçhizatta yüzde 73, plastik ve diğer metallerde yüzde 65-70, gıdada yüzde 64 düzeyindedir. TUİK’e göre Yİ-ÜFE’de giyim, motorlu taşıt, elektronik, ilaç, içecek gruplarında fiyat artışları yüzde 30-45 civarında kalmıştır” dedi.
“Yıl başında yapılan zamlar girdi maliyetlerini daha da artırdı”
Gelen zamların birçok sektörü zor durumda bıraktığını söyleyen Davut Çetin,” Sonuç olarak bu yüksek enflasyon karşısında firmalarımız yüksek maliyetlerle satışlarına nasıl devam edeceklerini, asgari ücret ile birlikte diğer ücretleri nasıl artıracaklarını bilemez hale gelmişlerdir. Yıl başında yapılan ve 2021 enflasyonuna dahil olmayan zamlar, özellikle elektrik ve doğal gaz zamları, birçok sektörümüz için altından kalkılamayacak bir yük doğurmuş, girdi maliyetleri-ücret-fiyat hesaplamaları altüst olmuştur” diye konuştu.
“Destek gerekiyor”
Vergi indirimi paketlerinin açıklanması gerektiğini dile getiren Çetin, “KOBİ’lerimizin önemli bir kısmı halkın satın alma gücünün düşmesi nedeniyle maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtamamaktadır. Pazar ve finansman gücü yeterli olmayan firmaların bu ortamda ayakta kalmakta zorlandıkları, kayıt dışılığın ve haksız rekabetin arttığı bu dönemde KOBİ’lere finansman desteği verilmesi de kalıcı bir çözüm olmasa da aciliyet kazanan bir önlem haline gelmiştir. Enflasyondaki bu tırmanmanın geçici olmasını temenni ediyoruz ve firmalarımızın soğukkanlı olmasını istiyoruz. Hükümetin KGF destekli kredi, sübvansiyon ve vergi indirimi paketlerini gecikmeden açıklamasını bekliyoruz. Bu önlemlerin ve istihdam desteklerinin takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.
“TL’ye güveni tesis eden adımlar atılmalı”
Türk lirasına güven için adım atılması gerektiğinin altını çizen Çetin, “Yine de bu ortamda kalıcı çözümün belirsizliği azaltacak ve güven verecek nitelikte enflasyonla mücadele planının açıklanması olduğunu ifade etmek istiyorum. Merkez Bankasının aylardır yaptığımız uyarıları cevapsız bırakarak beklentileri yönetememesinin, gerçekçi olmayan faiz indirimine giderek enflasyonla mücadeleyi terk etmiş görünmesinin maliyetini şimdi üç haneye giden enflasyonla maliyet artışlarına dayanamayan iş dünyamız da ödüyor. Merkez Bankası yönetimi bu yüksek enflasyona yol açan politika hatalarının sorumluluğunu üstlenmelidir. Ekonomi yönetimi TL’ye güveni tesis ederek döviz kuru-enflasyon sarmalını kıracak adımlar atmalıdır” ifadelerini kullandı.
Haber Resimleri
,