Araştırmalarda çocukların yaklaşık üçte birinin hayatları boyunca en az bir kez hışıltı atağı yaşadığının gösterildiğini ifade eden Liv Hospital Samsun Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, çocuklarda hışıltı hakkında uyarılarda bulundu. Hışıltının daralmış solunum yollarında ilerleyen havanın türbülans sonucu oluşturduğu ıslık sesi olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Çebi, araştırmalarda çocukların yaklaşık üçte birinin hayatları boyunca en az bir kez hışıltı atağı yaşadığının gösterildiğini ifade etti.
Hastalık hakkında bilgi veren Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, “Hastalıkta göğüsün genişleyebilme kapasitesi de azdır. Doğumsal olarak zaten dar olan havayolları, viral enfeksiyonlar gibi iltihabi reaksiyon oluşturan olaylar sebebiyle daha da küçülür ve soluk verme sırasında duyulan hışıltı (ıslık sesi) ortaya çıkar. Bu çocuklarda nefes darlığının göstergesi olup aileler için kaygı verici bir durumdur. Bu sebeple bu hışıltı atağının saptanarak uygun tedavi edilmesi hem çocuk hem de ebeveyn için çok önemlidir” dedi.
“2 yaşından sonra görülmeyebilir”
Hışıltı ataklarının havayollarının zamanla büyümesiyle genellikle 2 yaşından sonra ortadan kalkabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Çebi, “Hışıltıya yol açabilen birçok hastalık vardır. Bunların tam olarak tedavi edilebilmesi için hışıltının geçici ya da alerjik nedenlere bağlı olup olmadığı gibi faktörlerin iyi belirlenmesi gerekir. Deneyimli bir çocuk alerji uzmanınca hışıltı yapan astım ve astım dışı nedenler ayırt edilmelidir. Hışıltı, astımın da en önemli bulgusudur. Ancak her hışıltı ile başvuran çocuğa ‘astım’ teşhisi koymak mümkün değildir, astım ile karışabilen nedenler tam olarak aydınlatılmalıdır. Bu klinik durum belirlenirken hastanın öyküsündeki bazı önemli noktaların varlığı etkilidir. Semptomların ataklar halinde tekrar etmesi, alerjenlerle temas sonrasında egzersiz ve oyundan sonra ortaya çıkması, gece ve sabaha karşı alevlenmesi, üst solunum yolu enfeksiyonunun alt havayollarına yani akciğere ilerlemesi, astım tedavisi ile hastanın şikâyetlerinde gerileme olması gibi durumlar hasta ailesine ayrıntılı olarak sorulmalıdır. Örneğin, hışıltı yakınmaları doğumdan itibaren sürekli devam eden bebekte yapısal anomaliler ön planda düşünülürken daha önce yakınması olmayan bir çocukta ani ortaya çıkan nefes darlığında da yabancı cisim aspirasyonu akla gelmelidir. Hışıltısı olan çocukta akciğer yakınmaları ile beraber olan bazı klinik durumlar aile için dikkat çekici olmalıdır. Büyüme gelişme geriliği, sürekli ishal, sık ateş ve enfeksiyon geçirme ve hastaneye yatış, kalp hastalığının varlığı hışıltının ayırıcı tanısı ve tedavisinde önem taşımaktadır” diye konuştu.
“Hışıltı üç farklı dönemde görülebilir”
Süt çocukluğu döneminde başlayan hışıltı semptomları olan çocuklarda yalnızca bir kısmında astım gelişebileceğinin altını çizen ve hışıltı dönemleri hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Çebi, atakların başlama zamanına göre grupları şöyle sıraladı:
“Erken başlayan hışıltı; süt çocukluğu döneminde başlayan hışıltıdır ve genelde 3 yaşından sonra gözlenmez. Bu çocukların ailelerinde alerjik hastalık öyküsü yoktur ve erken doğum, annenin gebeliği ve sonrasında sigara içimi gözlenmiştir. Bu çocukların doğumda kendi yaşıtlarına göre daha dar havayolları ve daha düşük akciğer kapasitesi olduğu düşünülmektedir. Devam eden hışıltı; bu çocuklarda 3 yaşından önce hışıltı atakları başlar ve genellikle viral üst solunum yolu enfeksiyonu ile tetiklenen havayolu semptomları vardır. Bu hastalarda 5 yaşından sonra da şikâyetler devam etmektedir. Geç başlayan hışıltı; hayatın ilk 3 yılından sonra hışıltı semptomları başlayan ve 5 yaşından sonra da hışıltı atakları devam eden çocuklardan oluşur. Bu çocukların ailelerinde alerjik egzama, astım ve gıda alerjisi gibi alerjik hastalıklara sık rastlanmaktadır.”
Haber Resimleri
,