Özdebir’in açıklaması şöyle:
“2021 üçüncü çeyrek büyüme rakamı beklentilere paralel olarak yüzde 7,4 olarak gerçekleşti. Büyümenin önemli öncü göstergeleri olan, sanayi üretimi, perakende satış endeksi, kapasite kullanım oranındaki artış, ülke ekonomisinde üçüncü çeyrekte daha yüksek bir büyümenin olacağına işaret ediyordu.
Büyümenin unsurlarına baktığımızda dış talep ve kamu harcamasına dayalı bir büyüme performansı ön plana çıkıyor. İhracatın büyümeye net katkısı artarken, ithalatın azalması dış talebe dayalı bir büyüme performansı ortaya koyuyor. Net dış talep katkısının cari açığa olumlu katkısını önümüzdeki dönemde daha net göreceğiz.
2020 yılında ortalama 1,6 büyüme sağlayan sanayi üretimi, yılın üçüncü çeyreğinde ortalama yüzde 10 artışla büyümenin önemli bir lokomotifi olmaya devam ediyor. Yüksek maliyet ve likiditeye ulaşma imkanının zorlaştığı bir döneme rağmen sanayi sektörü ekonomimizin yüz akı olmuş ve büyümeye önemli katkı sağlamaya devam etmektedir. Diğer taraftan sabit sermaye yatırımlarındaki yüzde 2,4’lük düşüş gelecek dönemde büyümede yavaşlamaya işaret ediyor.
Son beş çeyrektir büyümemize rağmen bence önemli noktalardan biri büyümenin topluma yeteri kadar yansımamasıdır. Büyümenin kalitesi olarak tanımladığımız şey toplum refahına yansımasının sınırlı kalmasıdır. Çalışanların işgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 30,1 iken büyümeye rağmen bu oran 2021 yılında yüzde 29,8 seviyesine gerilemiştir. Bunun gelir adaleti açısından dikkat edilmesi gereken oldukça önemli bir husus olduğunu düşünüyorum.
Sağlıklı büyüme; üretim odaklı, yüksek katma değer oluşturan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ile gerçekleşir. Sürdürülebilir bir enflasyon ve faiz düzeyinde Türkiye ekonomisine olan güvenin tesis edilmesi; potansiyele yakın büyümeye ulaşmada katkı sağlayacaktır.”
Haber Resimleri
,